Anadolu üç güzellik üzerinden tarif edilir: Çiçek, şehit kanı ve şiir. Şairlerin şiirleri çiçeklerin rengini kokusunu ve
şehit kanının Albayrağımızda kutsallaştığını anlatır. İşte bu yoldan yürürken Kapadokya’da bir Kültür Mirası bu
mirasın varlığını dünyaya tanıtan Uluslararası ve Geleneksel Kapadokya Şiir Şöleninin ayak sesleri her yan da
duyulmaya başlamıştır. Bu şölen dilimizin geleneğimizin yaşaması bakımında çok büyük önem arz etmektedir.
Dünyada Uluslararası birçok festivallerde bulundum bu tür faaliyetlerin öneminin ne kadar büyük olduğunu
bilmekle beraber yaşadım gördüm. Kapadokya Şiir Şöleni’nin Dünya Festivalleri listesine girmesini canı gönülden
temenni ediyorum.
Yıllardır bu şölene katılan meslektaşlarım: Âşıkları, şairleri, sanatçıları, yazarları ve izleyenleri sevgilerimle
selamlıyor kutluyorum.
Dede Korkut’tan günümüze kadar nice ozanlar gelmiş her birinin eseri yücedir değerlidir bunların arasında
Türk Kültürün Sesi Kadın Âşıklarımız, Şairlerimiz vardır bunlar ana sesi, bacı sesi, yar sesidir ninnilerimizi,
ağıtımızı, türkülerimizi söylemiş, bizi bize anlatmışlardır.
İşte bunlardan birisi de bugün Kapadokya Şiir Şölenlerini devam ettiren aynı zamanda cesur ve yürekli
Kapadokya Sevdalısı Türk Kadınının sesi Şaire Ayşe Paslanmaz’dır. Sanat yönetmeni olduğu gibi en zor işleri
başaran kabiliyetli, mükemmel şiirleri ve gayretleri ile doğduğu toprağın kültürüne kendini adamış Ayşe
Paslanmaz’ın bu örnek halini tebrik ediyorum. Umarım ki Kapadokya bunun farkında olacaktır. Daha niye yıllar bu
duygu ve aşkın devam etmesini diliyorum.