İşte burası Kapadokya’dır. Kapadokya tarihi kaynaklara göre bundan 60 milyon yıl önce; Erciyes, Hasandağı ve
Güllüdağ’ın püskürttüğü lav ve küllerin oluşturduğu katmanların mil-yonlarca yıl boyunca gündüzleri güneşin,
geceleri mehtabın altında, yağan yağmurların ve karların, dört mevsim esen uysal ve deli rüzgârların
aşındırmasıyla ortaya çıkan yeryüzünün en görkemli doğal anıtlarıdır.
Kapadokya; konumu itibariyle doğanın ve tarihin kucaklaştığı, kültürlerin kaynaştığı, rüzgârların söyleştiği,
efsunlu bir sanat eseridir. Coğrafi süreçte Peri Bacalar’ı oluşurken, tarihi doku içerisindeki kayalara, orada
yaşayan insanlar tarafından evler, kiliseler ve konaklama yerleri oyulmuş, bunları frenkslerle süsleyerek binlerce
yıl öncesinin medeniyet izlerini günümüze taşımışlardır. Kapadokya’nın yazılı tarihi Hitit’lerle başlar. Tarih
boyunca ticaret kolonilerini sinesinde barındıran ve ülkeler arasında ticari, sosyal ve ekonomik bir köprü kuran
(Güzel Atlar Ülkesi) olarak da bilinen Kapadokya, İpek Yolu’nun da önemli kavşaklarından birisidir. Bu bölge
başta Nevşehir olmak üzere; Kırşehir, Niğde, Aksaray ve Kayseri illerine yayılmış günümüzde turizm açısından
son derece büyük bir değere sahiptir. Özellikle Avanos, Ürgüp, Göreme, Akvadi, Uçhisar, ve Ortahisar Kaleleri,
El Nazar Kilisesi, Aynalı Kilise, Güvercinlik Vadisi, Derinkuyu, Kaymaklı, Özkonak, Yer altı Şehirleri, Ihlara Vadisi,
Selime Köyü, Çavuşin, Güllüdere Vadisi, Paşabağ-Zelve, Nar, Üç Güzeller, gibi bu doğal oluşumların yanında;
Gülşehir, Hacıbektaş, Kozaklı gibi ilçeleri de yerli ve yabancı turistleri mıknatıs gibi ken-disine çeken görülmesi
gereken yerlerdir. Bilhassa Ürgüp ile Avanos yolunun ortasında yer alan Pembe Vadi ek-seninde; doğal
oluşumların yoğunluk kazandığı, kayaların adeta bir heykeltıraş gibi doğa tarafından işlendiği; insan, deve,
tavşan, at, çadır gibi birçok değişik figürlerin bir arada bulunduğu açık ve net olarak gözlenmektedir.
İşte bu, Peri Bacaları Vadisi’ndeki son derece görkemli güzellikler arasında yörede (Peri Kızı) olarak da
tanınan gizemli bir Şaire yaşamaktadır. Bu Şaire Nevşehir’de doğan, Nevşehir Üniversitesi Yerel Yönetimler
Gülşehir Meslek Yüksek Okulu’nu ve Anadolu Üniversitesi Uluslararası İlişkileri bitiren, Ürgüp FM Radyosu
sahibi, Kapadokya Şairler ve Yazarlar Birliği Derneği Başkanı, İLESAM Bölge temsilsi ve Kültür Bakanlığı Halk
şairi Sn. Ayşe Paslanmaz’dır. Şaire Paslanmaz 2010 yılında Kapadokya Şiir Şöleni kitabını çıkarmış, şimdi de;
(Yaşa Sevdiğim) isimli şiir kitabını okurları ile buluşturmak istemiştir. Şaire Paslanmaz şiirlerinin çoğunu
gelenekçi bir yapı içerisinde kaleme alır, halk şiirinin ölçü ve uyaklarını ustalıkla kullanmaya özen gösterir.
Şiirlerinde aşk, sevgi ve sevda temalarını doyasıya işler. 6+5=11 hece ölçüsünü kullandığı ve beşer dizeli
yazdığı (Yaşa Sevdiğim) isimli şirinde okuyucularına şöyle sesleniyor.
Hasretin bağrımda canımsın diyor,
Dünyalar durdukça yaşa sevdiğim.
Başımda som altın tacısın diyor,
Seni unutamam hâşâ sevdiğim,
Dünyalar durdukça yaşa sevdiğim.
Peri Kızı, aşka sihrini katsın,
Bütün arzularım sinende yatsın,
Yıllardır beklenen bir mükâfatsın,
Her sabah dönelim başa sevdiğim,
Dünyalar durdukça yaşa sevdiğim.
Sn. Paslanmaz bahar değil yaz değil isimli şiirinde; sevenlerinin karşısına lirik tarzı şiirin en güzel örnekle-
rinden birisi ile çıkmış ve şiirin ölçü biçimini de Divan Edebiyatı’nda sıkça kullanılan 7+7=14 hece ölçüsünü
kullanmak suretiyle, duygu yoğunluğunu şiirin bütün mısralarına serpiştirmiştir.
Biraz önce yanımda nefesin atıyordu,
Güneş boyun bükerek sessizce batıyordu,
Tebessümün canıma bin kat can katıyordu.
Tarifi yok ki bunun bahar değil, yaz değil,
Boncuk boncuk döktüğüm gözyaşlarım az değil.
Değirmende öğütüp, toprağına kar beni,
Sürgünlerden çıkarıp vuslatına sar beni,
Kütük gibi inlerim ağlatma yar, yar beni.
Tarifi yok ki bunun bahar değil, yaz değil,
Boncuk boncuk döktüğüm gözyaşlarım az değil.
Şiir yazmak göründüğü gibi kolay bir mesele değildir. Öncelikle şiir yazmak, kitap çıkartmak, yeni bilgiler
üretmek, hızla gelişen ve değişen dünyamızda kendi bildikleriyle yetinmeyen, değişen koşullarda kendi duygu ve
düşüncelerini aşabilen, toplumla bütünleşmiş, sadece kendisinin değil, başkalarının da gelişmesine katkı
sağlayabilen özverili insanlara has bir özelliktir. Şaire Ayşe Paslanmaz bunu başarabilen ve düzenlediği şiir
şölenleriyle ün kazanan; çalışkan, üretken, kendisine güvenen, her zaman yenilikler peşinde koşan, sevgi ve
saygı çerçevesinde herkesle iletişim kurabilen, çağın gereklerine uygun yaşayan, kendi benliğinden,
geçmişinden, geleneklerinden kopmayan, şiirlerinde kullandığı kelimeleri özenle seçen ve bu farklılıklarının
farkında olan bir insandır.
Sn. Paslanmaz, epik şiirlerinde kahramanlık konularını büyük bir coşku ve duygu içinde anlatır. (Sarıkamış
Destanı) isimli şiirlerinde bu ilkeyi gözlemlemek mümkündür.
Acıma acı katıyor,
Buzlar içinde yatıyor,
Kalpleri hâlâ atıyor,
Sarıkamış dağlarında.
Bu şiirde; acıların tazeliğini, buzların çözülmediğini ve şehitlerin de ölmezliğini usta bir dille dizelerinde dile
getirir. Şiir sevenlere tarihin derinliklerinden hüzünle seslenir. Satirik tarzda kaleme aldığı şiirleri de vardır. Buna
en çarpıcı örneklerden bir tanesi de kitabında okuyacağınız (Buraya Kadar) isimli şiiridir.
Didaktik tarzda yazdığı (Gitme) isimli şiirinde alıntı yaptığım şu iki dizede özellikle okuyucuya yüreğinin
derinliklerin seslenerek yaşadıklarından ders çıkartarak öğüt verme çabası gösterir.
Gel gitme biriciğim, seni bak el ederler,
Sen altınsın demezler ansızın pul ederler.
Ayrıca doğayı ve çevreyi çok iyi gözlemlediği ve şiire döktüğü dizeler de bulabilirsiniz kitabın içerisinde.
Buna en güzel örneklerden birisi de pastoral tarzda kaleme aldığı yaşadığı yörenin güzelliklerini ve özelliklerini
yansıttığı (Kapadokya) isimli şiirinden bir dörtlük.
Efsanelerin var bin yılı aşkın,
Geçmişten bu güne yol Kapadokya.
Suyun Ab-ı hayat çağlayan taşkın,
Sonsuzluğa akan sel Kapadokya.
Arada bir serbest ölçülü şiirler de yazar. Bu serbest şiirlerinde belleğinde biriken ve yüreğinde demlenen
düşünceleri olduğu gibi ortaya koyar. Şiirin bir güzellikler armonisi olduğunun bilinci içerisindedir. Zaten şiir şairin
nefes alışıdır. İlâhi aşkın, beşeri aşkın ve doğa aşkının insanı yücelttiğini ve göz nuru harcanarak, yürek teri
dökülerek yazılan eserlerin yazarlarını sürekli yaşattıklarını kimse inkâr edemez. Şiirsiz bir hayat susuz kalmış
kıraç ve bozkır topraktan farksızdır. Bırakmazsan bir eser, yerinde yeller eser.
Şimdi de sizlere Sn. Paslanmaz’ın, oldukça uzun ve özgün şiirlerinden birisi olan (Diyar Diyar) isimli
şiirinden küçük bir kesit:
Karanlık kuyulara, dehlizlere atıldık,
Hazreti Yusuf gibi köle diye satıldık,
Âşıklar kervanına çağlayarak katıldık.
Kanayan yüreğimiz diyar diyar sürüldü,
İkimize bu sevda yazık ki, çok görüldü.
Yârim sürme olayım gözlerine çek beni,
Tohum, fidan olayım toprağına ek beni,
Sevda bahçelerinden sen ayırma tek beni.
Kanayan yüreğimiz diyar diyar sürüldü,
İkimize bu sevda yazık ki, çok görüldü.
Yukarıdaki dizelerde şiirin okuyuculara verdiği sıcaklık, samimiyet ve masumiyet duyguları, seçilen her bir
kelimenin kendi eksenindeki kanat çırpışları ve yeniden bütünlük kazanması en azından şiirin geleneğini iyi bil-
mekten geçer. Bu şiirinde ve diğer bazı şiirlerinde Sn. Paslanmaz kendi çizgisini yakalama yolunda çok önemli
bir adım atmıştır. Eğer ki; bu düzlemde ve gözlemde yılmadan ve de yorulamadan şiir yazmaya devam ederse,
yazdığı şiirler, geleceğe bırakılacağı en değerli eserleri olacaktır.
Dünyamız giderek küçülmekte, haberleşme ortamındaki hızlı ve çabuk iletişimin sayesinde, yazılan
eserler, ortaya konulan fikirler, ileri teknolojinin de desteğiyle anında bir düğme yardımı ile birçok okura
ulaşılabilmektedir. Bu açıdan hareketle yeni eserlerde kri-terleri iyi ayarlamalı, ortaya konulan düşüncelerin
algılama biçimleri, milli, manevi, insani değerlerimizi ve çevre faktörünü asla göz ardı etmemeliyiz. Bununla
birlikte yazar hep zirveyi zorlamalı, eldeki meşaleyi söndürmeden taşımak önemlidir. Her koşulda geleceği
hedeflemek, kültür akışını doğru bir çizgide gelecek kuşaklara aktarmak, durağan yaşam biçimine yeterli bir ivme
kazandırmak, eli kalem tutan herkesin insanlık görevidir. Şunu asla unutmamak gerekir. Hayallerinin peşinden
koşanlar sonunda mutlaka başarıya ulaşırlar. Sn. Paslanmaz da hayalleri ile zirveleri zorlamaktadır. Bu azim ve
tutku ile yoluna devam ederse elbette şiirde hedeflediği noktaya erişecektir. Ken-disini yeni yayınladığı
kitabından dolayı kutlar, yürüdüğü bu çileli ve son derece meşakkatli yolda göstermiş olduğu üstün başarılarının
devamını diliyorum.